Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018: “Dava, devre tatil sözleşmesinin feshi ve ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.Olayda, davacı tüketicinin sözleşme konusu olan tesise hiç gitmediği, tatil hakkını kullanmadığı anlaşılmıştır. O hâlde, tüketici tatil hakkından faydalanmadığına göre sözleşme imzalanmış olsa dahi cayma hakkı süresinin askıda kaldığı, davacının gönderdiği ihtarname ile cayma hakkını süresinde kullandığı ve buradan hareketle sözleşmenin feshi ve ödemelerin iadesi talebinin de haklı olduğu sonucuna varılmalıdır.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018: “Davacı, devre tatil satın alma düşüncesi olmadığı hâlde İstanbul …..Otelde yapılan tanıtım toplantısına katıldığını, davalı ile Ilgaz …. için 10.2.2009 tarihli sözleşme ile 2048 yılına kadar kullanmak üzere devre tatil üyeliği satın aldığını, toplam üyelik bedelini iki yıl içinde ödediğini ancak basında duyduğu dolandırıcılık haberleri üzerine ayrıca aidatlara da zam yapılması sebebiyle cayma hakkını 9.1.2012 tarihli ihtarname ile davalı firmaya bildirdiğini ancak bir cevap alamadığını, tarafına cayma belgesi verilmediği gibi sözleşmede hizmetin peşin satış fiyatı ile vadeye göre uygulanan faizin miktarı ve oranının belirtilmediğini ve devre tatil hakkını kullanmadığını bildirerek sözleşmenin iptali ile 14.000 TL satış bedeli ile 450 Dolar aidat bedelinin yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018:
“Davacının temyize üzerine karar, Özel Dairece “…Taraflar arasında yapılan devre tatil sözleşmesi Kanun’un tanımını yaptığı 8. ve 9. maddelerinde belirlenen kapıdan satış niteliğinde olduğu kuşkusuzdur. Kapıdan satışlar işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlar olarak tanımlandıktan sonra, aynı yasa maddesinde bu tür satışlarda tüketicinin 7 günlük tecrübe ve muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiçbir gerekçe göstermeden reddetmekte serbest olduğu vurgulanmıştır. Kanun’un 9. maddesinde ise satıcının hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte, en az 12 punto siyah koyu harflerle yazılmış ve içeriği yasada açıklanan cayma belgesini vermeyi satıcıya yükümlülük olarak getirmiştir. Somut olayda satıcının davacıya cayma bildirim belgesini verdiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Burada üzerinde durulması gereken konu bu tür satışlarda Kanun’un 8/2. maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının ne zaman başlayacağının netleştirilmesidir.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018:
“Cayma süresinin, malın teslimi ile sözleşmenin aynı tarihte yapılması durumunda sözleşmenin düzenlendiği tarihten, malın tüketiciye teslimi sözleşmenin imzalandığı tarihten sonra ise, malın teslim tarihinden, mesafeli satışlarda malın tüketiciye ulaştığı tarihten, hizmet edimlerinde ise hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği anda işlemeye başlayacağının kabulü gerekir. …nun 219-221. maddelerinde tecrübe ve muayene şartlı satım alıcının malı tecrübe ve malı muayene edip tasvip etmesi irade şartına bağlı olarak yapılan satım olarak tanımlanmıştır. 4077 Sayılı Kanun’un 8. maddesinde düzenlenen satışlar ise B.K. anlamında tecrübe ve muayene şartıyla satışlardan olup burada sözleşmeden dönme hiçbir objektif koşula bağlanmamış, tamamen tüketicinin iradesine bırakılmıştır. Sözleşmenin taraflarca imzalanması ile cayılıp cayılmayacağının bildirilmesi arasında süresinde sözleşme henüz hükümlerini doğurmaz. Sözleşmenin hükümleri bu aşamada askıda olup, tüketici bu süre içinde caymazsa sözleşme başladığından itibaren hükümlerini doğurur, cayması hâlinde başlangıcından itibaren hüküm doğurmaz.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018:
“Taraflar arasında devre tatil satış sözleşmesi imzalanmakla birlikte davacı tüketici tatil hakkını kullanmamıştır. Davacı 9.1.2012 tarihinde davalıya gönderdiği ihtarla cayma hakkını kullanarak sözleşmenin feshini ve ödemelerinin iadesini talep ettiğinden cayma hakkının süresinde kullanıldığının kabulü gerekir. Mahkemece, davacının cayma hakkını süresinde kullanması sebebiyle sözleşmenin feshi ile yaptığı ödemelerinin tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesi ile hüküm oy çokluğu ile bozulmuştur.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018:
“Devre tatil sözleşmeleri 06.03.2003 tarihinden önce mevzuatımızda yer almamakta, bu sebeple uygulamada ağırlıklı olarak atipik, karma sözleşmelerden sayılmakta ve genel itibariyle sözleşme süresi boyunca her yıl belirli bir devreden belirli süre ile yararlanma yolunda şahsi hak sağlayan, taraflara karşılıklı edimler yükleyen isimsiz bir karma sözleşme olarak açıklanmakta iken; belirtilen tarihte yürürlüğe giren 4822 Sayılı Kanun ile 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 6’ncı maddesine (B) bendi olarak eklenen düzenlemede yasal tanımına kavuşmuştur.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018:
“Buna göre “Devre tatil sözleşmeleri, en az üç yıl süre için yapılan ve bu süre zarfında yıl içinde, belirli veya belirlenebilecek ve bir haftadan az olmayacak bir dönem için bir veya daha fazla sayıdaki taşınmazın kullanım hakkının devri ya da devri taahhüdünü içeren ve bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunlu, yazılı sözleşme ya da sözleşmeler grubudur.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018:
“Ne var ki 4077 Sayılı Kanun’un bu yeni uygulamasında tüketicinin sözleşmeden cayma hakkı ile ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Oysa gerek tüketici hukukunun ruhu ve kapıdan satış, mesafeli satış gibi diğer sözleşmelerdeki kanun hükümleri, gerekse uluslararası alanda (Avrupa Birliği, 1994/47/AT sayılı, 26.10.1994 tarihli Yönetmeliği) karşımıza çıkan uygulamalar, devre tatil sözleşmelerinde de tüketicinin cayma hakkının bulunduğunun kabul edilmesini gerektirmektedir. Bu doğrultuda oluşturulan yargısal kararlarla, devre tatil sözleşmelerinin ülkemizde tezahürünün çoğunlukla önceden herhangi bir mutabakat olmaksızın toplantılı grup satışları, tanıtım broşürü üzerinden pazarlama şeklinde ortaya çıktığı da göz önünde bulundurularak, devre tatil sözleşmesini imzalayan tüketicinin cayma hakkı yönünden kapıdan satışla ilgili mevzuat hükümlerinden faydalanması imkânı sağlanmıştır.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018:
“Bu tür satışlarda; tüketici, teslim aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde malı kabul etmekte veya hiçbir gerekçe göstermeden ve hiçbir yükümlülük altına girmeden reddetmekte serbesttir. Hizmetlerin satımında ise bu süre, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren başlar. Bu süre dolmadan satıcı veya sağlayıcı, kapıdan satış işlemine konu mal veya hizmet karşılığında tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya borç altına sokan herhangi bir belge vermesini isteyemez. Satıcı, cayma bildirimi kendisine ulaştığı andan itibaren yirmi gün içerisinde malı geri almakla yükümlüdür.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2018/544, K. 2018/1421, T. 4.10.2018:
“Devre tatil sözleşmeleri çoğunlukla yalnızca belli bir odanın ya da taşınmazın belli dönemlerde kullanılmasından ibaret değildir; tüketiciler aynı zamanda tesisten ve tesiste verilen hizmetlerden de istifade ederler. 4077 Sayılı Kanun’a tabi uyuşmazlıklar yönünden devre tatil sözleşmelerinde tüketicinin cayma süresinin başladığının kabul edilebilmesi için tüketicinin sözleşmede kendisine tahsis edilen oda veya bölümü fiilen görmesi ve bu surette gerçek anlamda teslimin sağlandığının bu iddiayı ileri süren tarafından ispatlanması gerekir. Diğer bir anlatımla tecrübe ve muayene koşullu olan bu tip satışlarda cayma hakkının hizmetin ifasından sonra başlayacağı kabul edilmelidir.”
Yargıtay bir kararında, “Davacılar, davalıdan devre mülk satın aldıkları düşüncesi ile sözleşme yaptıklarını, sözleşmede tatil yapılacak yer ve zamanın belli olmadığını, böylece hataya düşürüldüklerini öne sürerek, sözleşmenin geçersiz sayılmasına ve 4190 doların ödetilmesine karar verilmesini istemişlerdi….Taraflar arasındaki 9.7.1996 tarihli sözleşme, her ne kadar devre tatil sözleşmesi olarak yapılmış ise de bu sözleşmenin devre mülk tapusu verme vaadi içerdiği ikinci maddesinin yanıltıcı nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Devre tatil sözleşmesi başlığı ile imzalanan sözleşmede bu şekilde yanıltıcı beyan ve taahhütlere yer verilmesi, alıcıları aldatma amacına yönelik olup, bu haliyle de sözleşenlerin sözleşme konularında iradelerinin birleştiği, dolayısıyla sözleşmenin geçerli bir şekilde kurulduğu söylenemez.”
Yargıtay bir başka kararında, “..Sözleşme her ne kadar devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilmiş ise de, devre mülk tapusu verme vaadini içeren ikinci maddenin, davacıları yanıltma amacı taşıdığı anlaşılmaktadır. Davacılar devre mülk sözleşmesi yaptıklarını düşünerek, bu sözleşmeyi imzalamışlardır. Bu suretle yanıltıcı ifadelere yer verilmesi, davacıları aldatmaya matuf olup, sözleşme imzalanırken davacılar ve davalının bu yolda iradelerinin birleştiğini söylemek mümkün değildir. Sözleşmenin 2. maddesi nazara alındığında, davacılar tarafından hatanın anlaşıldığı tarihin dava tarihi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda BK’nin 31. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü süre dolmamıştır.”

